Mevlana Celaleddin Rumi nin Hayatı

23 Views
YaRabbim Tv
YaRabbim Tv
03/31/22

6 Rebiülevvel 604’de Horosan’ın Belh şehrinde, Bahaeddin Veled ve Mümine Hatun’un çocuğu olarak dünyaya gelir Celaleddin Muhammed. “Sultanu’l Ulema” lakabıyla anılan babası aynı zamanda büyük bir alimdir ve onun ilk hocasıdır. İslam dünyasında hürmeten önemli kişilerin isimlerinin önünde kullanılan, “ efendimiz” anlamındaki “ Mevlana” lakabı Mevlana Celaladdin Muhammed ile birlikte özel bir isime dönüşmüştür.Belh'de siyasi istikrar bozulunca, ailesi ile birlikte Selçuklu devletinin başkenti olan Konya'ya göç eden Celaleddin Muhammed, o sırda beş yaşlarındaydı. 13 yaşına kadar babasının rahle-i tedrisinde bulundu. Usul, tefsir, fıkıh ve hadis gibi İslamî ilimleri tahsil etmek üzere 13 yaşında Şam’a gitti. Bu ilimler ile donanarak şehre geri dönen Mevlana, babasının vefatının ardından Konya’da onun yerini alarak medresede talebeler yetiştiriyor, fıkıh, tefsir, hadis alanında dersler veriyordu. O, mutasavvıf kimliğinden evvel alim bir babanın alim bir evladı olarak yetişmişti. *642 senesinde Konya’ya Şemseddin Tebrizî gelmiş ve Mevlana ile aralarında ulvi bir dostluk başlamıştı. Mevlana bütün muhabbeti ile bu zata yönelmiş, ancak hocalarını daha az görmeye başlayan talebeleri ve şehir halkı bu durumdan şikayet etmeye başlamışlardı. Bunun üzerine Şems-i Tebrizi şehri terk etmiş, yaklaşık iki yıllık sevgi dostluğun ardından bu ayrılık Mevlana’yı derinden etkilemişti. Oğlu Sultan Veled’i onu bulması için Şam’a göndedi. Sultan Veled yaklaşık bir sene sonra Şems ile birlikte geri dönmüş, ancak bu beraberlik de uzun sürmeyerek Şems bir süre sonra tamamen kaybolmuştu. Tüm bu süreçler Mevlana’nın gönül dünyasında büyük mertebeler kat etmesine vesile oldu.Bu arayış ve üzüntülerden sonra Şeyh Selaheddin ile on yıl bir arada bulundu. Son on yılını ise Mesnevi'nin yazılmasına sebep olan Çelebi Hüsameddin ile sohbette bulunarak geçirdi.Mevlana’nın, ilk hanımı Gevher Hatun’dan, iki evladı vardır. Gevher Hatun’un vefatının ardından evlendiği Kira Hatun’dan da bir oğlu ve bir kızı dünyaya gelmiştir. Sultan Veled, Mevlana’ın en büyük oğludur ve babası ile ilgili birçok bilginin günümüze intikal etmesini sağlamıştır. *Arif, alim, mutasavvıf ve ediplik vasıflarını en yüksek derecede şahsında toplayan Mevlana, Habibullah’tan öğrendiği muhabbet ve kardeşlik ile tüm insanlığı kucaklayan bir çağrıya sahiptir. O, asrını ve hatta çağını aşmış bir nida ile seslenir ötelere. Benliğini, kulluk toprağı altında, İslamiyet suyu ve iman nuru ile terbiye ederek manevi alemlere kök salan bir cennet ağacı yetiştirmiş; Mesnevi, Divan-ı Kebir, Mektubat ve diğer eserlerini, bu ağacın birer meyvesi olarak insanlığa miras bırakmıştır. “Canım tenimde olduğu müddetçe Kur’an’ın kölesiyim. Allah'ın seçkin Peygamberi Muhammed'in yolunun toprağıyım. Her kim bundan başka benden bir söz naklederse ondan şikâyetçi olurum ve o sözden de üzüntü duyarım." Der ve hayatının son demlerine kadar insanlara hikmet ile hayat dersi vermeye devam eder. Onun meşhur yedi öğüdü, kamil insan olmanın kısa bir formülü gibidir:“ Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. Hoşgörürlükte deniz gibi ol. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.” Mevlana’ya göre ölüm ancak sevgiliye kavuşulacak bir düğün gecesi olabilir. Bu yüzden Rabbine kavuştuğu günü “Şeb-i Aruz” diyerek karşılar ve ölüm için şu sözleri söyler: “Ölürsem ben, öldü demeyin. Çünkü ölüydüm, dirildim; dost aldı, götürdü beni.” Mevlana, 68 yaşında dostuna kavuşmuştur.

Show more

0 Comments Sort By

No comments found

Facebook Comments

Up next