OF Trabzon KaradenizTiwi

113 المشاهدات
karadeniztiwi
karadeniztiwi
04/25/21

OF Trabzon KaradenizTiwi
Of, XIX. yüzyılda ortaya çıkmış bir sahil kasabasıdır. Bölge tarih boyunca pek çok devletin hâkimiyeti altında kalmıştır. Aynı şekilde yörede çeşitli toplulukların yaşadığına dair izler mevcuttur. Ancak bu gelişmeler hep çevredeki sahada olmuştur. Bugünkü Of’un olduğu yerde XIX. yüzyıla kadar bir yerleşim yeri yoktur. Daha önce Solaklı deresinin denize ulaştığı yerdeki Moroz iskelesi etrafındaki ticaret merkezinden ibaret olan bu yörede XVIII. yüzyılda cami yapılması ile yoğunluk artmaya başlamıştır. Çevredeki köylerden bir gün önceden Cuma namazı kılmak için gelen ahali alışverişini yaptıktan sonra Pazar günü geri dönmekteydi. Bu da onların barınabileceği yer ihtiyacını ortaya çıkardı. Böylece Of kasabasının oluşumu başladı. İskelenin yanı sıra pazar ve mahkeme kurulmasıyla idare yeri haline gelen Of, Osmanlı fethinden sonra özellikle Karamanoğlu, Dulkadiroğlu ve Akkoyunlu hâkimiyetindeki bölgelerden gelen Türkmen unsurlarla kısa sürede İslamlaşmaya başladı. Gürcistan’dan göç eden Kıpçak toplulukları da bölgedeki Türk nüfusu güçlendirdi. Bu gelişmeler sonucunda küçük bir azınlık haline gelen Rum Ortodoksların son temsilcileri mübadeleyle bölgeden ayrılınca, Of’un bugünkü nüfus yapısı ortaya çıkmış oldu.
Tarih, geçmişte yaşanmış olanları aslına en yakın bir biçimde aktarma ilmidir. Geçmişte olup bitmiş hadiseleri aydınlatmaya çalışan tarihçi, başta millî ve dinî hisler olmak üzere meseleye objektif yaklaşmasını engelleyen bütün kişisel özelliklerinden arınmaya çalışır. Onun bu işte ne kadar başarılı olduğu, görüşlerini dayandırdığı bilgi ve belgelerle yakından alakalıdır. Tarihi bir inanç sahası olmaktan çıkarmaya gayret eden bütün tarihçiler elde ettikleri bilgi ve belgeleri büyük bir titizlik içerisinde değerlendirdikten sonra takdim eder. Çalışmanın sonunda ortaya çıkan üründe, bazı şeyleri görmezlikten gelme gibi bir hakkı kendinde görmeyen, bazı şeylerin üzerini örterek geçmişte yaşananları kendince kurgulamayan ve bir zamanlar olup bitmiş şeyleri kendince tevil etmeye çalışmayan bir emek varsa önemli bir iş başarılmış demektir. Meseleye bu açıdan bakabilmek tarihî gerçekleri görebilmek için büyük önem taşır.
Sisler Altındaki Karadeniz Tarihi

1827’de J. P. Fallmerayer’in Trabzon İmparatorluğu’nun Tarihi adlı eseri[1] yayımlandığı andan itibaren Karadeniz tarihi yazımında önemli bir gelenek başlamıştır. Aynı zamanda bölge hakkındaki ilk önemli müstakil çalışma vasfına sahip bu çalışmayla birlikte dünya, Karadeniz bölgesinin medeniyet tarihinin Yunanlılarla birlikte başladığını öğrenmeye başlamıştı. Aynı şekilde Karadeniz kıyılarının etnik tarihinde de Yunanlılardan önceki topluluklar kıymete değecek bir iz bırakamamıştı. Bölgede Yunanlılık o derecede köklüydü ki Osmanlılar XV. yüzyılın ortalarında yöreyi ele geçirene kadar hâkim kültür Yunan kültürüydü. J. P. Fallmerayer’in ortaya koyduğu bu esaslar G. Finlay, W. Miller ve A. Bryer gibi bölgeyle ilgili mühim çalışmalara imza atmış bilim adamları olmak üzere kendisinden sonra gelen tarihçiler tarafından o kadar tekrarlandı ki Karadeniz tarihiyle ilgili olarak başvuru eseri mahiyetindeki eserlerin tamamı aynı ana fikir etrafında şekillenmekteydi. Haliyle Türkiye ve dünyada Karadeniz bölgesinin tarihine ait değerlendirmeler de bu bakış açısından esinlenmekteydi. Bugüne kadar yeterince sorgulanmayan bu bakış açısı kamuoyunda hurafe haline dönüşmüş pek çok bilgiyi Karadeniz tarihinin bir parçası haline getirmiştir. “Karadeniz bölgesinin ilk yerleşimcileri Yunanlılar mıydı?”, “Bölgedeki yer isimleri Yunanca mı?”, “Türkler Karadeniz bölgesine ne zaman yerleşmeye başladı?”, “Karadeniz bölgesinin kültür dokusunu nasıl tarif etmek gerekir?” gibi pek soru günümüze kadar başta tarihçiler olmak üzere pek çok sosyal bilimcinin cevabını aradığı sorular olarak günümüze kadar tartışılagelmiştir. Bununla birlikte 1827’den 1940’lı yıllara kadar Karadeniz tarihi yazarlarının büyük ölçüde batılı bilim adamları olması, meselelerin onların seçtiği kaynaklar gözüyle aydınlanmasına sebep olmuştur.[2] Haliyle dünyadaki Karadeniz tarihiyle ilgili algılamalar da onların sınırlarını belirlediği ölçüde ortaya çıkmıştır. Of tarihi de bu tartışmaların etrafında yazılırken, yazılanların pek çoğu yukarıdaki algının bir sonucu olarak refleks halinde tekrarlanan sözlerle sınırlıdır. Ancak 1827’den günümüze Karadeniz tarihi hakkında bulunan belge ve bilgilerden hem Fallmerayer’in çalışmasında hem de akabinde hazırlanan incelemelerde ortaya çıkan tarih görüşünün büyük ölçüde düzeltilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

أظهر المزيد

0 تعليقات ترتيب حسب

لم يتم العثور على تعليقات

تعليقات الفيسبوك

التالي