Trabzon'dur Durağım Hüseyin Köse

15 Views
karadeniztiwi
karadeniztiwi
04/24/21

Hüseyin Köse Trabzon'dur Durağım KaradenizTiwi

Hüseyin Köse, 17.05.1938 tarihinde Trabzon ilinin Akçaabat ilçesine bağlı Acısu mahallesinde doğdu (eski adı, Koryana Köyü). Babasının adı İdris, annesinin adı Rabia’dır. Dört erkek, iki kız kardeştirler. Ailenin en küçük çocuğudur. Babası İdris, kendi dedesi olan Hüseyin’in adını en küçük erkek çocuğuna vermiştir.

Aile, Acısu’da yerleşik sülaleler içerisinde Köseliler diye bilinir ancak asıl kökenleri Trabzon-Şalpazarı’nın Pelitçik köyüne ait Mahmudoğlu sülalesidir. Hüseyin isimli büyük dedenin, Acısu’ya bazı akrabaları ile birlikte Pelitçik köyünden geldikleri bilinmektedir fakat ne zaman geldikleri açık değildir. Hüseyin dede o zamanda Acısu’da Çepni Hüseyin olarak tanınır ve 1850 yılı Akçaabat Öşür kayıtlarında bu ismiyle yer alır (Topal). Çünkü Osmanlı döneminde Şalpazarı bölgesinde Oğuzların Çepni boyuna mensup ailelerin iskân edildiği bilinmekte olup o bölgeden gelenlerin ayırt edici bir lakabı olarak da isimlerinin önünde Çepni ifadesi kullanılıyordu. Acısu’ya yerleşmiş bulunan bu aile Soyadı Kanunu zamanında Köse soyadını almıştır. Muhtemelen Acısu’ya gelmeden önce dahi soy ağacı anlamında Mahmudoğulları’nın çatısı altındaki bu aile, Köse diye bilinen bir alt aile dalına mensup olup Köse ismini yaşatmak istemiştir. Bugün benzer şekilde Şalpazarı bölgesinde de Köse soyadlı aileler vardır (Özkurt 2013: 694).

Hüseyin Köse’nin ağabeyi Osman Köse amatör zurnacıdır. Diğer ağabeyi Alican Köse ise usta bir horoncudur. Bu ağabeyler, gittikleri köy düğünlerine Hüseyin Köse’yi de götürürler. Böylece kemençe, davul, zurna ve horon ortamlarını sıkça görmeye başlayan Hüseyin, davul çalmayı öğrenmeye başlar. Kısa zamanda iyi bir şekilde davul çalar hâle gelir ancak asıl istediği iyi bir kemençeci olabilmektir. Sahip olduğu bir kemençesi yoktur. Bundan dolayı kendi kendine bir kemençe yapmaya bile çalıştığı, bunu gören ağabeylerinin bir kemençe alarak Hüseyin’e verdikleri ve ilk kemençesine bu şekilde sahip olduğu ifade edilmektedir (Özkurt 2012). Yaşı ilerledikçe iyi bir davulcu olmanın yanı sıra usta bir kemençeci olma yolunda hızla ilerler. Öyle ki 20’li yaşlara geldiğinde Akçaabat yöresinde artık iyice tanınmış; hem kemençeci, hem davulcu, hem de türkücü/atma türkücü olarak düğünlerin aranan sanatçılarından olmuştur. 1960 yılında askere gitmiş, geri döndüğünde sanatını icra etmeyi sürdürmüştür.

Doğduğu köyün adı ile Koryanalı Hüseyin olarak ünlenen Hüseyin Köse, Akçaabat haricinde yaşadığı coğrafyadaki yakın yerler olan Maçka, Çarşıbaşı, Vakfıkebir, Tonya ve Şalpazarı gibi yerlerde de tanındı, sevildi, dinlendi, düğünlere ve derneklere davet edildi. Çağrıldığı düğünlerin bazılarında sevdaya kapıldığı ve bazıları ile de evlendiği belirtilir (Gedikoğlu 2012). Sevdaları ve evlilikleri ile ilgili bazı olayları türkülerinde konu edinmiştir (Uzun 2012). Kendi ifadesi ile yaşamı süresince yedi evlilik yapmıştır (Bölükbaşı 1988). Bu evliliklerinden yedi erkek ve altı kız olmak üzere toplam on üç çocuğu olmuştur (Köse 2012).

Ünü yayıldıkça plaklar çıkarmaya başladı. Bu plakları yörede çok sattı. Kasetçalarların gelişmesiyle, kasetler çıkardı. Plakları ve kasetleri defalarca dinlendi, türküleri ezberlendi, dilden dile söylendi. TRT’nin açtığı yerel sanatçılar yarışmasında bölge birincisi olmasına rağmen göreve başlamadı (Gedikoğlu 2012).

Sanatının doruk noktası olan 1968 yılında işçi olarak Avusturya’ya gitmiş, yaklaşık üç yıl sonra da Almanya’ya geçerek dört yıl da burada kalmıştır. Avrupa’ya doğu Karadeniz’den giden ilk kemençe sanatçılarından biri olup iş harici zamanlarda da oradaki Türklerin buluşma yerlerinde ve düğün-eğlence gibi ortamlarda sanatını icra etmeyi sürdürdü. Avrupa’da iken Türkiye’ye bazen izinli olarak geldiğinde dahi kaset çalışmalarında bulunmuştur. 1975 yılının başında memleketine kesin dönüş yapmış ve sanat hayatına başta memleketi olmak üzere Trabzonluların yoğun yaşadığı Adapazarı, İzmit, Bursa, İstanbul gibi yerlerde devam etmiştir. Yakalandığı bir kanser hastalığı nedeniyle 13 Mayıs 1996’da Akçaabat’ta vefat etmiş ve cenazesi Acısu köyü mezarlığında defnedilmiştir (Yirmibeş 2012).

Hüseyin Köse’nin sanatçı kimliğinin yanı sıra insani yönü de çok güçlüydü. Her zaman şık ve temiz giyinmeye çalıştığı, diğer meslektaşlarını asla kıskanmadığı, karşısındaki insanın yaşı, makamı, toplumdaki konumu ne olursa olsun ona saygılı davrandığı, hoşgörülü olduğu, çocuk ve gençlere değer verdiği, yeni yetişen mahalli sanatçılara destek olduğu, bulunduğu ortamdaki kişileri yeri geldiğinde anlattığı fıkralarla kahkahalar ile güldürebilen esprili ve neşeli bir kişiliği olduğu dile getirilmektedir. Sanatına karşılık hiçbir zaman maddi pazarlığa yönelmemiş, merhameti yüzünden alacaklarını dahi isteyememiş, bu yüzden de kendisi ve ailesi hep maddi zorluklar içinde yaşamıştır. Merhameti nedeniyle yaşadığı zorlukları türkülerine de aktarmıştır (Çelik 2012).

Show more

0 Comments Sort By

No comments found

Facebook Comments

Up next